Çocuklara Özgüven Olgusu Kazandırma

Merhaba sevgili okurlarım.  Size bugün çocuklarda özgüven konusunu derinlemesine ele alarak açıklamak istiyorum. Neden kendi ayakları üzerinde dimdik duran bir çocuğumuz olmasın ki? Hep biz mi yetişeceğiz her sıkıştığında? Elbette anne baba olarak onları koruyup kollamak en büyük görevimi o konu da sonuna kadar görevimizin başındayız. Ama peki okula başladığında. Kendisine baskı kuran bir eğitimciye denk gelirse o zaman yanında olamayınca ne yapacaksınız? Bastırılmış başarısız bir eğitim öğretim dönemi mi bekleyecek çocuğumuzu…  O zaman yanlış yaklaştığımız bir konuyu daha sonlandıralım.

Özgüven doğuştan sahip olunabilecek ve kolay erişilebilecek bir olgu değildir. Özgüvene sahip olmak yaşadığımız aile koşullarına ve çevresel faktörlere bağlıdır. Hata yapma korkusu her zaman düşünceleri bastırır ve bir nevi özgüven olgusunu yıkar. Çok baskıcı bir aileye sahip olmak en büyük zafıdır. Aynı zamanda çocuğun eğitim aldığı eğitimci de bir anne baba kadar etkilidir. Onları yanlışlarıyla kabul ederek başlayalım işe. Her yaptığı yanlışta bağırmak yerine sabırla yanlış olduğunu anlatalım ki öğretelim. Sabır gerektirecektir elbette zor bir süreçtir.  Bir değil belki birçok kez aynı şeyleri tekrarlamak zorunda kalabiliriz. Kararlı ve kendinden emin bir birey olarak durun karşısında.

Kendi yapabildikleri şeyleri bırakın kendileri yapsınlar. Her zaman onların önünde arkalarında gezmek her işlerini yapmak onlara iyilik değil bir nevi kötülüktür. Arkadaşlarıyla elbet tartışacak küsecek ama siz girmeyin bu noktada aralarına. İleride problem çözme becerisini ellerinden almış olursunuz. Bir diğer nokta da ‘’onunla konuşma’’ emridir çocuğa. Birçok ebeveyn kendi sorunlarını çocuklara yansıtarak büyütür çocuğunu. Bir başka çocuğu dışlama egosu kendi çocuğuna yaptığı en büyük zarardır oysa ki.

Büyüme çağında kazandırılacak olan birçok olguya ebeveynler geç kalırlar. Ya o anki sabır olguları düşer ya da başka bir şeye olan sinir patlaması çocuktan çıkar. Sizler anne babasınız hiçbir zaman hayatınızda çocuğunuzdan daha değerli, daha önemli bir durum ya da davranış olamaz. Öncelikle kendinize benimsetmeniz gereken budur. Benim hayatımın merkezinde şuan kızım var. Kızımdan daha önemli hiçbir şey olamaz. Benimle oyun oynamak isteyen kızımla oyun oynarım. Saate bakmam. Akşam yemeğim yetişmeyecek demem. Oyunumuz bitince girerim mutfağıma. Bekleyen görüşmelerim varsa beklemek zorundalar oyun oynuyoruz biz ?

Her istediği şeye ‘’hayır’’ dersem ben o çocuğu bastırmış olurum öyle değil mi? Üzeri kirlendiğinde kızarsam mesela bir daha ki sefere gene kirlenecek diye yaptığından zevk almadan kirletmemeye odaklanır. Bırakın çocuk çocukluğunu yaşasın siz de sabrı tartın gerekirse kendi kafanızda. Kuralcı olmamaktan bahsetmiyorum sizlere. Kurallarınız elbet olacak. Ama kuralcılıkla baskıcılık aynı şey olamaz. Doğru olanı söyleyin onlara. Yanlış yaptığında anlatın sabırla. Karşılaştırın gerekiyorsa.

Sevin onları. Bol bol öpün mesela. Yanında olduğunuzu onu doğrularıyla yanlışlarıyla kabul ettiğinizi gösterin onlara. ‘’ SENİ SEVİYORUM ‘’ demekten çekinmeyin onlara. Birlikte şarkılarınız olsun mesela. Size özel evlatlarınızla ? o özellik olgusunu hissettirin onlara. Güç alsın sevginizden. Yanlış yapmaktan çekinmesin. Zamanla öğrensin doğruyu. Deneyerek tartarak…

Share: